KEVSER SÛRESİ KISA TEFSİRİ
KEVSER SÛRESİ KISA TEFSİRİ
|
Ali Küçük Hocamızın,Allah rahmetiyle muamele eylesin, Besairul Kuran tefsirinde kısa bir özeti olarak okuyorsunuz. Geniş açıklamasını Besairul Kuran Tefsirin'de ulaşabilirsiz.
Bismillahirrahmanirrahim
Hz. Peygamberin s.a.v. oğlu Kasım vefat edince, müşrikler ona, sonu nesli kesik manasında " ebter " dediler. Asb. Vail ve el-Velid b. Mugire gibi Kureyş ileri gelenleri, Hz. Peygamber s.a.v. için " bırakın onu, onun sonu kesiktir, ölürse adı unutulur gider..." demişlerdi. Onu çeşitli yönlerden ayıplamışlardı. İşte bu sure, bu şekilde düşünenlere bir cevap mahiyetindedir. Hz. Peygambderle s.a.v. alay eden o müşriklerin, çocukları kısa bir müddet sonra müslüman olmakla, babaları ile din ayrılığından dolayı bir bağlantıları kalmayacağından, onların sonu kesilmiştir. Hz. Peygamberin s.a.v. iki cihan efendiliği şerefi asla sona ermeyecektir.
Mushaf’taki sıralamaya göre kitabımızın 108., Nüzûl sıralamasına göre 15., Mufassal sûreler kısmının on beşinci grubunun altıncı sûresi olan Kevser sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. Âyetlerinin sayısı 3’tür.
“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla”
Hamd yalnız ve yalnız âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salât ve selâm Allah’ın Rasûlü’ne, O’nun pâk aile halkına ve ashabına olsun. Rabbimiz bizden kabul buyur. Çünkü sen her şeyi işitensin, her şeyi bilensin.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
1. “Ey Muhammed! Doğrusu sana pek çok nîmet vermişizdir. 2. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. 3. Doğrusu ebter (adı sanı ortadan kalkacak olan), sana kin tutan kimsedir.”
1. “Şüphesiz ki biz sana Kevser’i verdik.”
Sûrenin bu ilk âyetinde Rasulullah efendimize lütfedilen Kevser’le alâkalı çok şey söylenmiştir. Kelime manası hayr-ı kesir demektir. Peygamberim, Biz sana sınırsız boyutta hayır ve bolluk verdik. Bu konuda müfessirler şunları saymışlar:
Kevser, Rasulullah efendimizin kendi beyanına göre Rabbi-mizin kıyamette kendisine lütfedeceği Haşr meydanında bir Kevser havuzu, cennette bir ırmak veya cennette bir havuzdur. Bu konuda pek çok hadis var, ancak mahiyetini bilmediğimiz için aynen îman ediyoruz. “Ümmetim bu havuzdan içecekler, onun suyu sütten beyaz, kardan soğuk ve baldan daha tatlıdır. Ondan bir kere içen bir daha susuzluk hissetmez.
2. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes.
Peygamberim!
Ve ey peygamber yolunun yolcuları, Rabbiniz için namaz kılın. Öyle bir namaz kılın ki o namaz Rabbinizden mesaj alma makamı olsun. Öyle bir namaz kılın ki, o namaz tüm bedeninizin Allah’a kulluğa hasredilmesini sağlasın. Öyle bir namaz kılın ki, o namaz tüm hayatınızı düzenlesin. Öyle bir namaz kılın ki, hayatınız o namaza özdeş olsun. İki namaz arasını o namazlarda Allah’a verdiğiniz söze göre ayarlayın. Evet öyle bir namaz ikame edelim ki bu namaz bizim ferdî ve içtimaî hayatımızı dengede tutsun. Çünkü namaz Allah’la diyalog kurmak demektir. Rasu-lullah Efendimiz hadislerinde buyurur ki, “Namazı ikame ederek namazlarınız sayesinde Rabbinizle diyaloglarınızı kesmeyin. Namaz sayesinde Allah’la diyalog imkânı bulun ve böylece de hayatınızı Allah’ın istediği gibi yaşayın.” Allah bizden böyle bir namaz istiyor. Sadece Allah için kılınacak bir namaz istiyor.
Ve bir de ey peygamberim, Rabbinin sana lütfettiklerine karşılık sen de kurban kes. Allah için kurban da kesin. Namaz, bedenî bir ibadet, kurban ise malî bir ibadettir. Namaz bedende Allah’ı söz sahibi bilme, kurban da malda Allah’ı söz sahibi bilmenin ifadesidir. Namazla bedenlerinizde Allah’ın söz sahibi olduğunu ortaya koyarken, kurb
Allah için tüm mallarınızdan geçebileceğinizi ortaya koyun diyor Rabbimiz.
Bakın bu husus En’âm sûresinde de şöyle ortaya konur:
“De ki: “Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi Allah içindir.”
(En’âm 162)
3. “Doğrusu ebter (adı sanı ortadan kalkacak olan), sana kin tutan kimsedir.”
Şanii, öfke, buğz, gayız, kin anlamlarına gelmektedir. Öyleyse ey peygamberim, sana buğz edenler, sana düşmanlık besleyenler, senin dâvâna, senin dinine, senin getirdiğin mesaja, İslâm’a kin tutanlar, senin için ebterlik bekleyenler, senin yolunun, sünnetinin, senin uygulamalarının silinip gitmesini umanlar, senin dâvânı hayattan silmek için say edenler bilesin ki ebter olanlar, silinecek olanlar, hem dünyada hem de ukbada hüsrana mahkum olacak olanlar onların ta kendileridir.
Rasulullah efendimize ve onun dâvâsına kin tutup ona ebter diyenler o dönemde Ebu Cehil’di, As bin Vail’di, Ebu Leheb ve benzerleriydi. Bu konuda uzun uzun rivâyetler var. Rasulullah efendimizin erkek çocukları vefat edince işte onun soyu kesildi, ondan kurtulacağız diye bayram etmişler.
Toplumunun sevgisini, toplumunun kendisine verdiği yeri kaybedince ona ebter dediler. “Ey Muhammed bu gidişle senin sonun yok” dediler. “Bu anlayışla sen başarıya ulaşamazsın” dediler. “Senin bu anlayışın, bu yaşayışın, bu dâvân kabul görmez” dediler. “Bu dâvâ insanların ilgisini çekmeyen, insanların değer vermediği bir dâvâdır. Bu dâvâ karın doyurmaz.
Unutmayın ki eğer bizler de bugün peygamber yolunun yolcusu olabilirsek, eğer bizler de bugün peygamber misyonuna sahip çıkar, peygamber gibi bir hayat yaşayabilirsek. Rasulullah efendimizi örnek alarak bir hayat yaşayabilir, mala, dünyaya bakışımızı, kılık-kı-yafetimizi, ticaret hayatımızı, aile hayatımızı, kulluk anlayışımızı onun-ki gibi gerçekleştirmeye gayret edersek o zaman kesinlikle bilesiniz ki bize de ebter diyecekler.
Meselâ ilim öğreneceğim, İslâmî bir hizmete koşturacağım, Müslüman bir hasta kardeşimizin ziyaretine gideceğim, bir Müslüma-na hadis anlatacağım, komşularıma Kevser’i duyuracağım ve onları cennete kazandıracağım diye bir iki saat dükkanınızı kapalı tutuverseniz, size de ebter diyecekler. “Bunun sonu güdük, Bunun sonu iflas. Bu adam olmaz” diyecekler.
Veya meselâ bol para getirecek bir ticaretten fâiz kokusu var diye Allah korkusuyla vazgeçiverseniz bu enayi diyecekler. “Bu kadar parayı tepti, bunun sonu berbat” diyecekler.
Veya elinizin altında çok rahat ulaşabileceğiniz birilerinin namusuna Allah korkusuyla uzanmasanız, “bu aptal, ağzının tadını bil-miyor bu enayi” diyecekler.
Onlar ebter diyecekler! Ama üzülmeyin hayatınızı Allah için ya-şadığınız sürece Allah da Kevser diyecek.
Bakma sen o müşriklere, Ben senin için hem dünyada hem de ukba’da hayr-ı kesir hazırladım.
Benim için yaşadığın hayatına devam et, Ben hem dünyada, hem da âhirette senin hayatını bereketlendirecek, dâvânı galip getirecek, düşmanlarını hüsrana mahkum edeceğim buyuracak.
Unutmayalım ki Rasulullah efendimize denenler şu anda bize de denmektedir.
Bize ebter diyerek saldırdıkları zaman hemen hatırlayacağız ki, Cenâb-ı Hak bize de Kevser diyor!
Rabbimiz, bizi de galip getireceğini müjdeliyor.
Öyleyse kimseden korkmayacağız. Allah için hayatımızı yaşamaya devam edeceğiz, ve göreceğiz, kim ebter’miş, kim değilmiş? Kim galipmiş, kim mağlupmuş? Kim kazanmış, kim kaybetmiş? Kim akıllıymış, kim enayiymiş? Güzel âkıbet kiminmiş yakında göreceğiz.
Bu sûre de bitti. Rabbim gereği gibi iman edip, bu imanını hayatından görüntülemeyi cümlemize nasip etsin. Vel hamdü lillahi Rabbi’lâlemîn. Ali Küçük. Besairul Kuran Tefsiri
سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ
(Admin) ESSELÂMU ALEYKÜM VE RAHMETÜLLÂHİ VE BEREKÂTUHU
Yorumlar
Yorum Gönder